Makaleler

Bilindiği üzere bazen hastalığın bulunduğu evre veya hastanın durumuna göre hastadan test için alınan numunelerde yapılan tetkikler doğru sonuç vermeyebilir. Böyle bir durumda laboratuvarı işleten hastanenin hukuki olarak sorumlu olacağı açıktır. Hastane laboratuvarı işleten ve labatuvarda çalıştırdığı personelin yanlış sonuç elde etmesi nedeniyle sorumlu ve kusurlu olacaktır.

Pekiyi hastayı tedavi eden doktor, testi bizzat kendisi yapmamasına karşın , salt hastasından alınan numunede laboratuar yanlış ve eksik inceleme yaptığı için sorumlu tutulabilir mi?

Konunun daha açıklayıcı olması açısından somut bir olay üzerinden anlatmanın daha doğru olacağını düşünüyorum.D.K ve E.K 8 yıldır evli bir çifttir. Artık bir çocuk sahibi olmaya karar vermişler seçtikleri hastane ve doktorla birlikte D.K ‘nın gebe kalabilmesi için gerekli tedaviye başlanmıştır. Gebeliğin belirli aşamalarında yapılan rutin VDRL testinde D.K ‘dan alınan numunede labarotuvar tetkik sonucuna göre TPHA pozitif çıkmıştır. TPHA halk tarafından bilinen adıyla frengi hastalığıdır ve cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır.

D.K ve E.K test sonuçlarıyla büyük bir şaşkınlık içerisine girmiş E.K kendisine başka bir hastanede test yaptırmış ve E.K’nın testinde TPHA sonucunun negatif çıkmasıyla birlikte tarafların birbirlerine olan güveni zedelenerek boşanma aşamasına kadar gelmişlerdir. D.K yılldardır sahip olabilmek için uğraştığı bebegini aldırmak için başka bir hastaneye gittiğinde ; doktoru bu testlerin gebelikte yalancı pozitif çıkabilceğini söyleyerek VDRL testini yeniden yapmış ve D.K’nın TPHA sonucu bu kez negatif çıkmıştır.

DK’nın her iki durumda da testini yapan hastanenin laboratuvarıdır. Başta da belirttiğim üzere yanlış test sonucu veren, hastadan alınan numunede ayrıntılı tetkik yaparak numuneyi birkaç kez işlemeyen laboratuvar ve bu laboratuvarı işleten hastane elbette kusurludur.Yargıtay 13. Hukuk Dairesi bir kararında “davalı hastane, çalıştırdığı personelin seçiminde gerekli özeni göstermediğinden doktor ile aynı oranda kusurlu olduğu kabul edilmelidir.Tüm bu açıklamalar ışığında, taraflar arasındaki uyuşmazlık vekalet aktinden kaynaklandığına, davalıların her türlü özen gösterme borcu olup, en hafif kusurundan bile sorumlu bulunduğuna göre, zararın tamamından sorumlu tutulmaları gerekir” demekle tüzel kişi olan hastanenin doğrudan kusuru olmasa dahi çalıştırdığı personelin kusuru nedeniyle kusurlu sayılacağını ve hatta bu personelin en ufak bir özensizliğinden dahi sorumlu tutulması gerektiğini belirtmiştir. Doktor ise,bu testlerin yalancı pozitif çıkabileceğini hastasına söylememesi, laboratuvarı numune üzerinde bir kez daha çalışmaya yönlendirmemesi , ve DK için frengi tedavisine başlayarak gebelikte kullanılmaması gereken, düşük tehlikesi yaratacak ilaçlar önererek tedavi etmeye çalışması nedeniyle kusurlu ve sorumludur. Kaldi ki , TPHA sonucunun pozitif çıkması halinde DK’nın eşi EK’nın da tedaviye yönlendirilmesi gerekir. Bu dahi hekimin sorumluluğundadır. Nitekim Yargıtay bir kararında ““ Asgari düzeyde dahi olsa, bir tereddüt doğuran durumlar da, doktor bu tereddüdünü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada da, koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri gözönünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınılmak ve en emin yol seçilmelidir.

Gerçekten de hasta , mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemek hakkına sahiptir. Gereken özeni göstermeyen vekil, BK’nın 391/1 maddesi hükmü uyarınca, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır” demekle doktorun gebelik esnasında TPHA sonucunun yalancı pozitif çıkabileceği konusunda bir tereddütü olması halinde , tereddütü ortadan kaldıracak tüm araştırmaları yapma yükümllüğü yüklemiştir ve bu bağlamda kusurlu kabul etmiştir. Neyse ki örnek vakada DK gitmiş olduğu ikinci doktorun doğru yönlendirmesi neticesinde TPHA’nın yalancı pozitif çıkabileceğini bilgisine sahip olmuş ve ikinci kez test yaptırarak frengi olmadığını öğrenmiştir.Eğer DK ilk test sonuçlarına itibar ederek boşanma kararının vermiş olduğu etkiyle bebeğini alırmış olsaydı ve taraflar boşansalardı hem doktor hem de hastane açısından mevcut durumdan daha büyük bir tazminat sorumluluğu doğacağına şüphe yoktu.Taraflar şimdi birlikte doğumun gerçekleşmesi için kalan sayılı günlerini beklemekteler.

Dr. Av. Mert VAN
Av. Zeynep Kuştepesi KAMACI