Paris İklim Anlaşması, iklim değişikliğinin azaltılması, adaptasyonu ve finansmanı hakkında imzalanarak 2016 yılında yürürlüğe girdi. BMİDÇS (Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi) kapsamında, iklim değişikliğinin azaltılması, adaptasyonu ve finansmanı hakkında 2015 yılında imzalanan, 2016 yılında yürürlüğe giren bir anlaşmadır.
Mart 2021 itibarıyla, BMİDÇS’nin 191 üyesi anlaşmaya taraftır. Sera gazı emisyonlarının tavan yaptığına ve yüzyılın ikinci yarsında iklim sorununun çözülmesi gerektiğini dikkat çekerek, mümkün olan en kısa sürede uygulanması gereken küresel bir eylem planı ortaya koyuyor. Paris Anlaşması’nın uzun vadeli sıcaklık hedefi, küresel ortalama sıcaklık artışını sanayi öncesi seviyelerden 2°C artış seviyesi ile sınırlı tutmaktır.
Anlaşma ayrıca, tarafların iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine uyum sağlama yeteneğini arttırmayı, düşük sera gazı emisyonları ve iklime dirençli bir kalkınmayı sağlamayı hedefliyor. Paris Anlaşması uyarınca, her ülke küresel ısınmayı azaltmak için üstlendiği katkıyı belirlemeli, planlamalı ve düzenli olarak raporlamalıdır. Hiçbir mekanizma, bir ülkeyi belirli bir tarihe kadar belirli bir emisyon hedefi koymaya zorlamaz, ancak her hedef önceden belirlenmiş hedeflerin ötesine geçmelidir. 1997 Kyoto Protokolü’nün aksine, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki ayrım bulanıktır, bu nedenle gelişmekte olan ülkeler de emisyon azaltma planları sunmalıdır.
Paris Anlaşması’nın hedefi, 2050 yılına kadar sera gazı emisyonlarının sıfırlanması yönünde ülkelerin ortak çalışmalarını sağlamak ve iklim değişikliklerine neden olmayacak şekilde toplumu düzeltmektir.
Türkiye, uzun süredir BMİDÇŞ’nin “Gelişmiş Ülkeler” kategorisini oluşturan Ek-1 listesinden çıkarılmasını ve “Gelişmekte Olan Ülkeler” kategorisinde yer alarak sunulan ayrıcalıklar ve yenilenebilir enerji fonlarından yararlanmayı talep etmekteydi.
Türkiye, Paris Anlaşması’nı 2016 yılında imzalamış fakat onaylamamıştır. TBMM’nin açılmasıyla gündeme alınacak olan anlaşmanın meclise sunulup kabul edilmesiyle, karar Birleşmiş Milletler Sekretaryasına iletilecek ve böylece Türkiye resmen anlaşmaya taraf olacaktır.
Ülkemizin de içinde bulunduğu Akdeniz havzası, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı en hassas bölgelerden biri olarak tanımlanmaktadır. Türkiye, küresel ısınmanın özellikle su kaynaklarının azalması ve çölleşme ile bunlara bağlı ekolojik bozulmalar gibi olumsuz yönlerinden etkilenmeye başlamıştır. Dünya genelinde gelir dağılımından en az pay alan en yoksul grubun %80’i kırsal alanda, küçük çaplı tarım ve hayvancılık yaparak yaşamını sürdürmektedir. İklim değişikliği kaynaklı yağış azalması ve toprak bozulumunun doğal kaynaklar üzerinde yarattığı baskı, söz konusu kırılgan grupları göçe zorlayabilmekte, bu olgu istikrarsızlıkları tetikleyerek, güvenlik risklerini beraberinde getirebilmektedir.
Türkiye’nin Paris İklim Sözleşmesine taraf olmasıyla yükümlü olacağı maddelerden bazıları aşağıdadır.
Bu maddeler Türkiye’nin gerek üretim gerekse tüketim sektöründe birçok değişikliğe gitmesine sebep olacaktır. Buna verebileceğimiz en iyi örnek ağır sanayi fabrikalarının karbon emisyonunun azaltılması üzerine alınacak önlemler olabilir.
Türkiye’nin bu sözleşmeye taraf olmasıyla birlikte sera gazı salınımının azaltılması anlamında çok radikal bir hedef koymasa da, şu ana kadar en fazla ülkenin uzlaştığı anlaşmaya taraf olacaktır.
KAYNAK:
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-58649554
https://www.mfa.gov.tr/paris-anlasmasi.tr.mfa
https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/paris-iklim-anlasmasi-nedir-amaci-nedir-6663201/